Bir öğrenci başarabiliyorsa siz de başarabilirsiniz. Disiplinli ve verimli çalışmak bizi rakiplerimizin bir adım önüne geçirecektir. Bu tarz bir çalışma ise yüksek bir iç motivasyonla sağlanabilir. Bir sınav koçu ile çalışmak sınav sürecinde olan kişilere mutlak başarı getirecektir. Sınava hazırlık kursundan önce ebeveynlerin çocuklarını sınava ruhsal olarak hazırlamaları ya da bunu sağlayacak bir koç ile tanıştırmaları sınava hazırlık konusunda harcanan paraların çöpe gitmesini engelleyebilir. Bireysel seanslarda amaç, örgencilerin gerçek ilgi alanlarını keşfetmek ve bu doğrultuda tercihlerini yapan öğrencilerin yanında olmak, kendileri için gerçekçi hedefler koyup, strateji ve eylem planlarını oluşturarak onlarda hedefe ulamsa motivasyonu yaratmak, ders dişi alanlarda karsılaştıkları sorunları ele alarak problem çözme kapasitelerini arttırmaktır. Hedefe ulaşmanın tek yolu eyleme geçmektir. Öğrencileri eyleme yönelterek onları durduran, eng
Koçluk ve sınav koçluğundan bize biraz bahseder misiniz? Ne kadar rahat olursa olsun, yaşantısından ne kadar memnun olursa olsun her öğrenciye bir süre sonra gına getirten bir olgudur, sınavlar ama biz Nietzsche’ nin dediği gibi yaklaşıp, “bizi öldürmeyen her yara güçlendirir” diye bakıyoruz. Sınavlara hazırlanan her düzeydeki öğrenci ile koçluk çalışmaları yapıyoruz. Mersin’de Sınav Koçluğunu başlatan merkez olarak 5 yıllık tecrübemizle, öğrencilerimizi çıktıkları bu uzun ve yokuş yolda ilerletmeye ve onlarla birlikte ilerlemeye devam ediyoruz. Geleceğe ve çözüme yönelik bir çalışma programı olan koçluk, bu nedenle “kazandıran bir programdır” . En başta kişinin kendisini tanımasını sağladığı için doğru hedefler belirler. Öğrencinin hayallerinin gerçek bir hedefe dönüşmesini sağlar. İtici bir güç olur ve yol boyunca danışanını destekler. Koç Kimdir?
Sınav kaygısı, öğrencinin sınavla ilişkili çoğu gerçekçi olmayan olumsuz beklentilerinin yarattığı yoğun sıkıntı hissidir. Sorumluluk sahibi olan, bir hedefi olan ve bunun gerçekleşmesi için çaba gösteren her öğrencinin, bilgisinin değerlendirildiği bu tip sınavlardan önce kısmen kaygı duyması doğal ve gereklidir. Sınav kaygısı az miktarda ise kişi üzerinde motivasyon ve performansı arttırıcı etki gösterir. Ancak sınav kaygısı istenen düzeyin üzerine çıktığında kişinin dikkat, öğrenme, bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler ve başarıyı ve motivasyonu düşürür. Stresin artmasıyla birlikte olumsuz düşünceler öğrencinin zihnini kaplamaya başlar. Sınav stresi ve kaygı durumda vücutta birtakım hormonal değişiklikler meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kaygı ve stresin derecesine göre kişide sınavdan günler öncesinde bile kendisini göstermeye başlayan huzursuzluk, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, karın ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi
Çocukların özgüven kazanmasında aile yaşamının, ana-baba tutumlarının ve arkadaş çevresinin çok önemli bir rolü vardır. Çünkü çocuk kendisine ilişkin olumlu bir benlik algısı edinmesini çevresinden aldığı tepkiler doğrultusunda gerçekleştirir. Çocuğun özgüveninin gelişip gelişmesinde ailenin görünen yüzünden ziyade görünmeyen tarafı etkilidir. Bunun için her aile kendi değer sisteminin farkında olmalı ve bunu çocuğa açıklamalıdır. Böylece çocuklar neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendileri inanarak karar vereceklerdir. Çocuk toplum içerisinde bazen haksızlıklara ve istismara uğrar. Bundan kaynaklanan özgüven eksikliği yaşarlar. Bu yüzden çocuğun gelişimini etkileyen en önemli şey sevilip sevilmeme duygusudur. Anne ve babası tarafından sevi
Özgüven nedir? Bireyin kendisinden memnun olması, kendi çevresiyle barışık yaşaması demektir. Başka bir tarif de Melody Beattıe'nin Bağımdaşlığa Son kitabındaki gibi; Nasıl görünüyorlar? Ne kadar para kazanıyor? Kimleri tanıyorlar? Ne çeşit araba kullanıyorlar? Ne tür işte çalışıyorlar? Çocukları ne kadar başarılı? Eşleri ne kadar önemli, güçlü ya da güzel? Kaç diploması var? Başkalarının gözünde ne kadar başarılı? Tüm bu saydığım şeylerden doyum ve zevk almakta bir sakınca yok. Ama bunların hiç biri özgüven sağlamaz. Özgüven bu şeyler kaybedildiğinde geride kalandır. Özgüven doğuştan sahip olduğumuz bir duygu değildir. Sonradan edinilen bir kavramdır. Çocukluğumuzda büyüklerimizin bize davranış biçimleri bu duygumuzu iyi veya kötü yönlendirir. Büyüklerimizden gördüğümüz sevgi,
Kişisel gelişim kişiyi çok yönlü geliştirmeyi amaçlar. İnsanı sosyal hayatta etkili, verimli, güçlü kılmanın yolu bilgi yapılandırmasıdır. İnsan bunu ancak farklı öğrenmeler gerçekleştirerek yapar. Bu öğrenmeler arasında ilişki kurduğu takdirde yaratıcı düşünme becerisi kazanabilir. İşte kişisel gelişim ile bu amaçlanarak, birey bu potansiyel ve ilişkileri güçlendirip geliştirerek yapılandırmaktadır.
Kişisel gelişim ile nitelikleri gelişen birey, artık çevresiyle olan etkileşim ve iletişimde daha gelişkendir. Artık sosyal yaşamda daha etkili, verimli ve mutlu olur. Bu fayda yada yatırım da diyebiliriz, insana değil tüm topluma yapılmıştır aslında. Çünkü insan sosyal bir varlık olduğundan çevresini etkileyebilir veya çevresinden etkilenebilir. Bu etkileşimler çok yönden gelişmiş toplumlar, popülasyonlar meydana getirecektir.
Tüm insanlar belli başlı potansiyeller ile doğar. Fakat evrende bir iyi insanlar ve bir de daha da iy
Albert Einstein her çocuğun bir deha olarak doğduğunu söylemişti. Her insan hayatında en az bir alanda mükemmel yetenek ve potansiyele sahiptir. Dünyaya gelen her insan kendini anlamlandırma çabasındadır. Varlığını anlamlandırmak ve fonksiyonlarını keşfetmek ister. Bunun için insanın yeterliliklerini, karakter özelliklerini, güçlü ve zayıf yanlarını bilmesi gereklidir. Sokrates’in ders verdiği akademinin kapısında \"Kendini bil\" yazıyordu. Kendini tanıyabilen ve bu çabasının sonunda varlığının anlamını keşfeden insan yerinde duramaz. Bu insan artık kendini geliştirme yolundadır. Kendinizi tanıma ve geliştirme yolunda ilk barışı yine kendinizle yapacaksınız. Her insan kendini bir birey olarak geliştirmeye çalışırken zamana ihtiyaç duyar. İnsanın kendini geliştirebilmesi için, yoğun ve disiplinli bir çalışma, çevresinin farkında olma, olaylar karşısında sorumluluk alabilme ve yaşanılan hoşa gitmeyen durumlardaki kendi katkısını görerek bunları düzeltme yoluna gitme